İşte böyle düşünceler içerisinde iken yazının altındaki linkte verdiğim adreste bulunan döküman elime geçti. "How and why do prices really move in the paper industry?" başlıklı yazıda, klasik arz-talep teorisinin kağıt fiyatlarının oluşmasında etkili olmadığı açıklanıyor. Büyük üreticilerin, maliyeti düşük fabrikalarını kapatmak suretiyle fiyatları arttırma veya nispeten maliyeti düşük üreticilerin fiyatları düşürdüğü suçlamalarının geçerli olmadığı vurgulanıyor.
Eğer fiyatlar küçük üreticilerin maliyet seviyesine göre oluşuyorsa, piyasa fiyatı her zaman aynı (yani küçük üreticinin maliyetini kurtarır) seviyede kalabilirdi. Küçük üreticilerin maliyetleri yükseldiğinde fiyatlar artması, küçük üreticinin maliyeti düştüğünde de fiyatların düşmesi gerekirdi. Buradan çıkacak sonuç, küçük üreticilerin kar marjlarının hep aynı seviyelerde kalacağı şeklindedir.
Fisher
International, kuzey Amerika'daki yazı tabı üreticileri açısından pratikte
işlerin nasıl olduğunu yukarıdaki grafikle açıklamış. Turuncu eğri kağıdın
satış fiyatını gösterirken, zaman zaman onu kesen lacivert eğri ise nakit
maliyetleri göstermektedir. Yeşil ve kırmızı sütunlar ise aradaki farkın kaç
dolara tekabül ettiğini açıklamaktadır. Grafiğe göre üreticiler B ve D dönemlerinde nakit maliyetlerini bile
karşılayamadan zararına satmışlardır.
Nakit
maliyet, doğrudan nakit çıkışı yaratan; hammadde, yardımcı madde, enerji,
nakliye, işçilik gibi kalemlerdir.
B
ve D dönemlerinde bazı üreticilerin fiyatları arttırmaya çalıştıkları
bazılarının ise satmamayı tercih ettikleri düşünülmektedir. A ve C dönemlerinde
ise üreticiler pazarlıkta farklı davrandıklarından, kimi az kimi daha çok kar
elde etmişlerdir.
Buradan
hareketle yazara göre, kağıt üreticisi bütün satışlar için aynı sertlikte
pazarlık etmediğinden fiyat daha komplex ve kolay tahmin edilemez oluyor.
Üreticinin işsiz kalma endişesi ile alıcının kağıtsız kalma korkusu gibi
psikolojik faktörler gizlice pazarlığı etkiliyor.
Ayrıca
şu faktörlerin de kağıt fiyatını etkilediği düşünülüyor:
Kağıt
fabrikasının çalışma yüzdesi (ne kadar yoğun çalıştığı)
Kağıt
stokları (hem üreticideki hem de alıcıdaki kağıt stokları)
Maliyet
değişimleri (beklenen maliyet artış/azalışı)
Nihai
talep (kağıda göre nihai talep oluklu mukavva olduğundan, ambalaj alıcılarının
istekli olma durumu)
Kapasite
değişiklikleri (devreye yeni giren/çıkan fabrikalar, planlı duruşlar)
Sipariş
yükü (kağıt fabrikasının almış olduğu henüz teslim edilmemiş siparişler)
Yükleme
durumu (alıcıların siparişlerini çekme hızı)
...
vb şeklinde sıralanmaktadır.
Yazı
yukarıdaki görüşlerden hareketle, Amerika'da kağıt fiyatını oluşturan etki
döngülerini
şeklinde
resmediyor. Kağıt fiyatı (CB Prices) kağıt siparişi gelişi ile fabrika
kapasitesine bağlı oluşuyor. Kağıt siparişleri ise, sipariş, çalışma oranı,
üretim miktarı, teslimat ve kağıt stoku döngüsünden etkileniyor. Çalışma oranı
ile üretim miktarı ve kapasite kullanımı yeni yatırım döngüsünü meydana
getiriyor. Buraya kadar olan döngülere göre, devreye giren yeni fabrika üretim
miktarını ve teslimat hızını arttırıyor. Sipariş miktarı sabit ise üreticide
mamul stoku birikmesi kaçınılmaz görünüyor.
Diğer
tarafta ise şöyle bir reaksiyon gerçekleşiyor: Kağıt fiyatı arttığında, kutu
fiyatı artıyor, kutu siparişleri artıyor ve kağıt stokları azalıyor. Elbette
tersi durum da geçerli. Kağıt fiyatı düştüğünde, kutu fiyatı da kutu siparişi
de düşüyor ve kağıt stokları artıyor.
Son
döngüde, kutu alıcısının talebi azaldığında, kutu stokları artarken, kutu
siparişleri azalıyor ve kağıt talebine etki yaratılıyor.
Elbette
bunların hepsi Amerika'da oluyor ve orayı anlamak bizim için kolay. Ülkemizde
maalesef durum çok daha karışık. Sokak toplayıcıları probleminde olduğu gibi
piyasa/ülke gerçekleri dikkate alınmadan hazırlanan mevzuat, büyük kağıt
üreticilerinin küçükleri zora düşürme arzuları, gerçek fiyatları yansıtmayan fiyat listeleri,
kur belirsizliği, hurdanın belediyelere para verilerek toplanıyor
olması,...gibi faktörler oyunu çok daha zorlaştırmaktadır.
Mevzuat
ve Kur
Yeni
mevzuat, toplama miktarını azaltıyor, bu nedenle hurda stokları azalıyor ve fiyatı artıyor.
Kağıt fabrikasının maliyetleri arttığı için kağıt fiyatı artıyor. Kağıt fiyatı
artışı kutu fiyatını da arttırıyor.
Kur
artışı beklenmiyorsa, kağıt üreticisi içeride hurda fiyatı artışı belirince
hurda ithalatına yöneliyor. İthalat yapan kağıt üreticisi, hurda fiyatını
düşürücü etki yaratıyor. Öte yandan, kur artışı beklenmediğinde oluklu
fabrikası daha kolay kağıt ithalatı yapma kararı veriyor.
Kur
artışı bekleniyorsa, kağıt üreticisi hurda ithalatını tercih etmiyor. Bunun
yerine kağıt ihracatına öncelik veriyor ve içeride kağıt fiyatını daha kolay
arttırıyor.
Mevzuat
ve kurlardan başka, ülkemize has bir diğer konu ise büyük ve küçük üreticiler
arasındaki teknoloji/kapasite farkı da hem hurda fiyatını hem de kağıt fiyatını
dolaylı etkilemektedir. Küçük üreticiler, daha eski teknolojilerle daha
pahalıya mal ettikleri kağıdı, büyük üreticinin altındaki fiyat seviyesinden
satmak zorunda kalıyorlar.
Büyük
üretici, fiyat belirlerken ithal kağıdın maliyetini çok aşmamaya özen gösterirken;
aynı üretici dışarıya kağıdı daha ucuza ihraç edebiliyor.
Küçük
üreticiler ayrıca, zaten finansal olarak da zayıf olduklarından (bazı
durumlarda yapılması zorunlu olan) hurda ithalatı gibi aksiyonları alamıyorlar.
Dolayısı ile oyun, büyük üreticilerin iyice baskın olduğu bir hal alıyor. Ve
Amerika'daki gibi bir mantık silsilesi oluşmuyor. Biraz hissi, biraz kur ve
daha çok mevzuat.
Özetle,
kağıt fiyatının nasıl oluştuğunu çizebilecek kadar öğrenemediğim çok açık.
Yukarıda bahsi geçen yazının linki:
Merhaba İsa bey
YanıtlaSilMukavva sektöründeki tecrübelerinizi paylaşmanız, yorum ve önerileriniz için şahsım adıma teşekkür ediyorum. Genç bir girişimci olarak mikro ölçekli bir kutu atolyesi işletmekteyim.2016 son çeyrekte başlayan kağıt artışları ve hala devam etmekte olan bu yükselişe anlam verememekteyim.
Saygılar
Erdal çağır orka koli san istanbul